Tarihçe
15 Eylül 2021

eski hastane.jpg

HASTANEMİZ TARİHÇESİ


   Hastanemiz daha önce Sağlık ocağı olarak hizmet vermekte iken 10.05.1997 tarihinde hizmete açılmış ve Devlet Hastanesi olarak halkımıza sağlık hizmeti sunmaya başlamıştır. 2009 Yılı Mart ayında hizmete açılan 80 Yataklı, 17.000 metrekare kapalı alana sahip yeni yerleşkesinde, tamamen yeni ve modern binasında hizmet sunmaya devam etmektedir. Akyazı Devlet Hastanesi bünyesinde halen 19 Uzman Hekim, 8 Pratisyen Hekim, 3 Diş Hekimi, 1 Diyetisyen, 2 Fizyoterapist, 1 Psikolog, 1 Eczacı, 114 Sağlık Personeli ve 93 Veri & Güvenlik & Destek & Hizmet Personeli ile toplam 242 çalışanı halkımıza hizmet vermektedir.
Yılda yaklaşık 350.000 ayaktan, 5.500 yatan hastaya ve 10.000 çesitli branş ve kategorilerde ameliyat hizmeti vermektedir.
Hastanemiz il merkezine 28 Km., ilçe merkezine ise 4 Km. mesafededir.
Akyazının merkez nüfusu 43.519, köyleri 44.372 olup, toplam 87.891 nüfusa sahiptir.

AKYAZININ COĞRAFYASI

   Marmara Bölgesinin Kuzeydoğusunda yer alan Sakarya'nın yüzey şekilleri çok karmaşık değildir. Kocaeli penepleninin (yarıova) doğusunda güneyden kuzeye doğru uzanan alan 3. zaman sonları ile 4. zamanın başlarında oluşmuştur. Bu jeolojik zamanlarda ortaya çıkan bütün kıvrım ve kırılma hareketleri Trakya' nın güneyine,  Kocaeli' nin kuzeyine doğru farklı yönlerde çarpılmasına neden olmustur. Bu çarpılma sonucu biri Karadeniz' e diğeri Marmara Denizi' ne açılan iki vadinin çökmesi ile de İstanbul Boğazı oluşmuştur. İşte bu çarpılmanın etkisi ile ve boğazın oluşması Sakarya bölgesinde çok güçlü hissedilmiş olup, bu sayede Sakarya Bölgesi Karadenize doğru eğim kazanmıştır.

   Sakarya ile sınırları içinde bütün jeolojik zamanların izlerine rastlanılmaktadır. İl topraklarının büyük bir bölümü 3. jeolojik zamanda (Neogen) bir iç göl durumunda iken, bu zamanın sonlarında ortaya çıkan kıvrım ve kırılma hareketleri ile göl alanı kıvrılarak yükselmiş, 4. zaman başlarında yeniden şiddetlenmeye başlayan hareketler ile eskiden göl altında kalan alanların önce çökmesine, sonradan yeniden yükselerek çarpılmasına neden olmuştur. Bu nedenle il topraklarının büyük bir bölümünü önce deniz suyu basmış, sonradan yükselmesiyle de bu alanların denizle bağlantısı kesilmiştir.

   4.Zamandan günümüze kadar Karadeniz'e doğru hafif eğimli olan bu alan, başta Sakarya Irmağı olmak üzere akarsuların taşıdığı maddeler ile dolarak yer yer geniş düzlükler meydana gelmiştir.

   Sakarya İli'nin Akyazı bölümünün bir kısmı bu dolgu düzlükler üzerinde yer alırken, diğer kısmı (dağlık alan) 4. zaman (Paleolojik) yaşlı oluşumların üzerinde yer almaktadır.

   Ova tabakası genellikle fosilsiz olduğu için yaşları belirlenememiştir. Akyazı bölgesinde 1990 yılından sonra incelemelerde bulunan İsviçre Jeoloji Akademisi' nden Araştırmacı Emili' ye göre, Paleolojik tabakalarla ova arasında Akyazı' dan Sapanca gölüne kadar uzanan alçak tepelerle kaplı olan kretane ve neozen tabakaları ile kaplı olup, Akyazı bölümü iki ayrı oluşumun iç içe olduğu bir alandır.

1. Oluşum : Derin bir vadinin akarsu taşıması ile dolarak oluşan düzlük (Akova) olup, eğimi Karadeniz' e doğrudur.

2. Oluşum : 4.Zamandaki İstanbul Boğazı'nın oluşumu esnasında meydana gelen kıvrım ve kırılma hareketleri Kuzuluk yöresinde volkanizmaya sebep olmuştur.

   Volkanlardan çıkan lavlar ise özel bir karaktere sahip olmak üzere silisyum buharı şeklinde gerçekleşmiştir. Silisyum,  bildiğimiz kum ve çakılın kimyasal ismi olup, buhar halinde lav şeklinde püskürmüş ani soğuma ile temas ettiği tüm cisimlerin taşlaşmasına sebep olmuştur

   Bu harika oluş nedeniyle jeologların Kuzuluk yöresine ilgileri artmıştır. Kuzuluk yöresinde yapılan araştırmalarda bu bölümde bulunan fayların magmaya dikine uzandığı ve bunların uzunluklarının 15-20 km. olduğu, böylece yeryüzü sularının fay çatlakları sayesinde yerin çok derinliklerine inerek termodinamik enerji ile ısınıp kaplıcalar gibi tükenmez bir enerjinin varlığı ortaya çıkmıştır. İşte bu travertenlerin de yaygın olduğu Akyazı Kuzuluk yöresi Sakarya ili alanı ile birlikte jeolojik yapısı ile Kuzey Anadolu deprem kuşağına girer.

AKYAZI'NIN TARİHÇESİ

   Akyazı, Sakarya İli'ne bağlı 13 ilçeden biridir. İlin doğusunda yer alır. Kuzey doğusunda Hendek, Güney doğusunda Mudurnu, Güneyinde Göynük ve Geyve, Batısında Karapürçek ve merkez ilçe Adapazarı ile komşudur. Doğudan tamamen Keremali dağı, Güneyden ise Karadağ ile çevrilidir. Deniz seviyesinden yüksekliği ise 34 metredir.

   Akyazı Selçuklular zamanında kurulmuş bir Türk kasabasıdır. Selçuklu Devleti'nin sona ermesi ile merkezi Göynük'te bulunan Umurhan Beyliği'nin eline geçmiştir. 1303 tarihinde Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osmanbey'in komutanlarından Konuralp tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. Bundan böyle sürekli Türk egemenliğinde kalan Akyazı, 1808 yılında İstanbul, 1845 yılında Üsküdar' a bağlanmıştır.

   Kanuni Sultan Süleyman'ın oğulları Selim ve Bayezid zamanında başlayan taht kavgaları yüzünden çıkan kanlı çatışmalar yöre halkı üzerinde derin izler bırakmıştır. Yine bu bölgede çıkan suhte (softa) ayaklanmaları yüzünden Akyazı ve çevresi halkı büyük zarar görmüştür.

   Akyazı tarih çağları içinde Bitinya, Roma ve Bizans gibi büyük devletlerin egemenliği altında kalmıştır. Osmanlı Devletinin kurulması ile Bizanslıların egemenliği altında bulunan Akyazı ve çevresine yapılan seferler sonunda Osmanlı egemenliğine geçmiştir.

1944 yılında ilçe olan Akyazı önce Kocaeli iline, 1954 yılında da Sakarya'nın il olması ile Sakarya'ya bağlanmıştır.

AKYAZI ADINI NEREDEN ALMIŞTIR 

   Keremali dağı ve Karadağ üzerinden Akyazı'ya bakıldığında özellikle sabah ve akşam saatlerinde ilçenin üzeri beyaz bir sis tabakası ile örtülü gibi görülür. Bu görüntü beyaz bir ova izlenimini vermektedir. Bir zamanlar Akova denilen bu ovaya, daha sonraları ova anlamına gelen yazı sözcüğü eklenmiş ve o günden sonra Akyazı olarak anılmaya başlanmıştır. Akyazı'nın adını bu şekilde aldığı rivayet edilir.